18 Aralık 2008 Perşembe

Kıskanma Tüsi'm...

O senin yeğenin.. Bu güzelliği sayfamızdan mahrum bırakmak haksızlık değil mi. Gözlere baksana. Tüyleriyle aynı renk. Senin gibi kara kız değil; sarışın bir prenses..(ama senin o kara suratının ortasındaki okyanus rengi gözlerini de hiç yabana atmayalım daha güzel bence). Oğuzk ile Gülümün hayatına üç aylıkken giriveren şirinlik muskası.. Benim Paçozumu almadılar diye kızmışlığım da vardır hani ilk görüşümde. Ama insann içinde güzel duygular uyandıran bir varlık o.. Bana yorum da bulunurmuş kendi lisanı ile. Bir önceki yazıda görüldüğü üzere..

Velhasıl günlük yaşantının hay huyu, telaşı içinde bize renk, huzur ve mutluluk veren herşeye şükranlarımı sunalım. Yine alttaki yazıda düzenli aralıklarla geleceğimi belirtmişim ama nerdeee. Günler su gibi akıp gidiyor bu akışa neler sığıyor neler atlanıyor nelere şahit olunuyor. Üstü kapalı satırları açmak var; herbiri birer konu başlığı olacak yazılar var aklımda zamanı gelince bir bir dökülecek... Nerelerdeyse ortaya çıkar umarım ilk zamanlardaki yazma isteğim. Yorum gönderdiğim bir blogda (Hakan&Korsan) sayfamı görünce çok sevindim ama elim ayağıma dolaştı bundan sonra daha özenli olmalı, hata yapmamalıyım kaygısına kapılmadım da değil. Teşekkürlerimi gönderiyorum. Sanal da olsa insan blog kardeşlerini bulabiliyor gerçek yüreklerini güzel gönüllerini açtılarsa. Satırlara yansıyor bence. İyiye güzele doğruya giden hayat yolculuğunda gerçek en yüce değerlerle buluşmak umuduyla..